Önce öğrencim, daha sonra meslektaşım olan Prof. Dr. Harun Taşkıran için düzenlenen bu değerli "Armağan Kitabı"na önsöz yazmam önerisi, bende farklı duyguların yoğunlaşmasına neden oldu. Bir zamanlar öğrenciniz olan bir bireyin aktif akademik yaşamına nokta koymasına tanık olmak insana tarif edilemez buruklukta bir duygu yaşatıyor. Acısıyla ve tatlısıyla yılların ne denli çabuk akıp geçtiğini görmenin şaşkınlığını bir kez daha yaşıyorsunuz. Öte yandan, yetişmesine katkıda bulunduğunuz değerli bir bilim insanı hakkında bir şeyler kaleme almaktan da olağanüstü gurur duyuyorsunuz.
Taşkıran'ın DTCF'ne öğrenci olarak girdiği 1974 yılı, Prehistorya Kürsüsü'nün düzeninin altüst, geleceğinin ise karanlık olduğu bir yıldı. Zira kürsünün kurucusu Değerli Hocamız Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten emekliye ayrılmış ve hemen ardından da vefat etmişti. Böylece kürsü başsız, ben ise bilimsel gelişimimi sürdürebilme ortamı açısından tek başıma kalmıştım. Öte yandan Hocam'ın, özellikle son yıllarında bana sık sık söylediği "Işın hanım kürsü size emanet" vasiyetini, 31 Aralık 1973'te bana armağan ettiği büyütülmüş bir resminin arkasına yazdığı; "Duygulu, Çalışkan Asistanım Dr. Işın Yalçınkaya, İnsanlık Tarihinin en zor ve en heyecanlı bölümünü inceliyorsun. Kürsü işlerinde, ders ve uygulamalarında, gezi ve kazılarda başarılısın. Buluşlarınla, yayınlarınla daima öğüneceğim. Kürsü sizindir. Hayatın boyunca mutlu yaşantı dilerim. Teşekkür ve sevgiler… Hocan İ. Kılıç Kökten" şeklindeki bir notla belgelemesi, kürsünün devamı açısından da sorumluluğumun pekişmesine neden oldu. Üstlendiğim bütün bu sorumlulukları, gereği gibi yerine getirebilmem ancak akademik eksikliklerimi hızla gidermekle mümkündü. Bu düşünceden yola çıkarak 1975 yılında CNRS'in açtığı bir burs sınavını kazanıp prehistorya eğitiminin ve bilimsel çalışmaların merkezi konumundaki Fransa'ya gittim. Bu arada Kürsü'nün faaliyetlerinin devamını sağlamada; Kökten Hoca'nın ilk asistanı olan Dr. Güner Soylu (dersleri yürütmede) ve Üniversitemiz Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Melih Tokay'dan (Kürsü'ye vekâlet etmede) büyük destek gördüm. Manevi huzurlarında saygı ve minnetle eğiliyorum. Böylece Taşkıran ile olan hoca-öğrenci ilişkimiz bir yıl askıda kaldı. Ancak hocalığını yaptığım süre boyunca Taşkıran'ın çalışkanlığı, dürüstlüğü, en önemlisi de sorumluluk ve iş bilinci hep dikkatimi çekmişti.