Türkiye'de son dönemlerde tartışılan önemli konulardan biri de, ülkemize yönelik misyonerlik faaliyetleridir. Konunun dinsel olduğu kadar siyasal bir alanı da içeriyor olması, tartışmaların hararetini daha da attırmaktadır. Misyonerlik tartışmaları gündeme geldiğinde, zaman zaman ulusal nitelikli Türk medyasında kendilerini gösteren rahipler, ısrarla kendilerini misyonerliğin siyasal boyutlarından sıyırmaya çalışmakta, hatta çoğu defa misyonerlik yapmadıklarını ifade etmektedirler. Gerçekten de ülkemize yönelik bu misyonerlik faaliyeti söz konusu mudur? Eğer böyle bir faaliyet varsa, bu ne zamandan beri ve hangi amaçlar doğrultusunda yapılmaktadır? Bunda siyasal bir amaç güdülüyor mu? Var olduğu söylenen misyonerler, bazılarının deyimi ile devletin varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden önemli bir güce sahipler mi? Veya çeşitli Hıristiyan din adamlarının ifade ettiği gibi, onlar sadece masumane bir şekilde kendi inançlarını mı aktarıyorlar? Bu ve benzeri sorular daha uzun süre gündemimizi meşgul edecek gibi gözüküyor. Elinizdeki kitap, ülkemize ve İslam ülkelerine yönelik misyonerlik çalışmalarından bahsedildiğinde, karşımıza çıkan Protestan orijinli büyük bir kilise olan Presbiteryen Kilisesi'ni akademik bir bakışla doktrinel ve siyasal açıdan ele almakta. Söz konusu soruları cevaplandırmaya çalışmaktadır.