James Jasper Protesto'da, Zweig'ın tabiriyle "insanlığın yıldızının parladığı anlar" olarak protesto hareketlerini, bilhassa kültürel ve duygusal boyutlarıyla gözler önüne seriyor. Şu temel soruyla koyuluyor yola: "İnsanlar hangi motivasyonlarla, hangi duygusal ve kültürel süreçlerden geçerek birer protestocuya dönüşürler?" Jasper bu soruya cevap ararken, öncelikle toplumsal hareketleri inceleyen teori ve yaklaşımların sınırlılıklarını döküyor ortaya. Bireylerin psikolojik durumları ve dürtüleri ile siyasi yönelimleri arasında adeta doğrusal bir nedensellik ilişkisi öngören psikolojik yaklaşımlara olduğu kadar, insan unsurunu bütünüyle yok sayan ve meseleyi salt tarihsel ve yapısal bağlamlar içerisinde tartışan büyük anlatılara da söyleyecek birkaç sözü var. Ve bunlara karşılık ortaya koyduğu alternatif bir bakış açısı da: Bu "kültürel" yaklaşımın başlangıç noktasını "öznenin bakış açısı, hisleri, hedefleri ve eylemleri, istediklerini elde etmeye çalışırkenki tercihleri" ile birlikte içinde bulunduğu toplumsal, tarihsel ve fiziksel koşullar oluşturuyor.
Jasper, kendi teorik çatısının her bir dayanağını, 2011 Wall Street'i İşgal Et eylemlerinden Hindistan'daki Dalit hareketine, Amerikan Hıristiyan Sağı'ndan Mısır Devrimi'ne, feminist hareketten 18. yüzyıl İngilteresi'nde ortaya çıkmış Wilkes hareketine kadar çok farklı tarihsel dönem ve coğrafyalardan, çok farklı talepleri dillendirmiş protesto hareketleri bağlamında ele alıyor. Hareketin ilk ortaya çıkışından, örgütlenme aşamasında yaşadığı ikilemlere, medya ve siyasetçilerle olan ilişkilerinden yeni üye kazanma sancılarına, ortak anlam ve sembollerin üretilmesinden bütçenin yönetilmesine kadar detaylı ve bütünlüklü bir tablo koyuyor ortaya, üstelik bunu akademik dilin talepkârlığından uzak gündelik bir üslupla yapıyor.
İçinden geçmekte olduğumuz siyasi altüst oluşlar ve zemin kaymaları çağı gösteriyor ki gelecek günler, farklı protesto hareketlerine gebe ve bu kitap önümüzdeki hareketli günlere de ışık tutacak bir rehber niteliğinde.