Karnaval, sanat ile hayat arasındaki sınırda bulunur; sahne ışığı nedir bilmez; orada aktörlerle seyirciler birbirine karışır; o, herkesin davetli olduğu bir şenliktir. XX. Yüzyılın önde gelen kültür ve edebiyat kuramcılarından biri olan Mihail Bahtin'in kitabı da öyle...
Bahtin Rabelais ve Dünyası'nda, ortaçağ ve Rönesans döneminde gündelik hayatın her köşesine nüfuz eden ve sokaktan saraya kadar bütün insan ilişkilerini belirleyen popüler şenlikli biçimlerden ve bunların temelinde yatan karnaval ruhundan söz eder. Ancak karnaval ruhunu, halkın senede bir, ölçülü bir şekilde eğlendiği ve ehlileştirilmiş bir gülme ile geçiştirdiği modern karnavallarla karıştırmamak gerekir. Bahtin için karnaval, her şeyi ters yüz edebilen gücü, överken yeren dili ve birbirine zıt iki anlamı aynı anda barındırabilen imgeleriyle varoluşun ta kendisidir. Durağan, ışıksız ve kendini ciddiye alan her şeyi bir hamlede alaşağı eder. Karnaval, mutlaklık iddiasıyla ortaya çıkan her türlü otoriteye meydan okuyan uzun ve gürültülü bir kahkahadır. Bu, gülen kişiye de yönelen, müphem, evrensel bir gülüştür; kendini alay nesnesinin yukarısında bir yere yerleştiren modern yergicinin olumsuz, kişisel gülüşünün aksine, tüm bir dünya görüşünü temsil eden, halkın şenliğe özgü gülüşü...