"Racon'un hüküm sürüp de arsızı uğursuzu terbiyeye secde ettirdiği topraklara destursuz girilmez; sayısız gözü karanın esamisini rüzgara salmış payitahtta bahtiyarlığa zeval getirilmezdi.
Racon sahipleri en kadim kitaplarda yazmayan, en muteber hocaların anlatamadığı, anlatsalar dahi gayrısının anlayamayacağı nizamlar üzere doğarlar, hüküm sürerler ve unutulurlardı."
Fatih Ömeroğlu, payitahtın eğri büğrü sokaklarında bin yıldır âleme nizam veren yanılmaz doğrunun, "Racon"un öyküsünü anlatıyor. Civanmertlerin sevdası, arsızın uğursuzun cezası, kızıl bayramın cefası hep Racon'dan soruluyor. Birbirine yaslanarak ayakta kalan cumbalı evlerin, birbirine bilenerek ayakta duran babayiğitlerin akıbeti bir kıvılcıma bakıyor. Taşlıktan mektebe, külhandan kahveye sıçrayan bin bir türlü mavraya rağmen gelenek bozulmuyor, Racon'un hası kesilmeye devam ediyor. Ömeroğlu, Racon sahibi bıçkın delikanlılar diyarının kapısını fiyakalı bir dille aralıyor.