"Tüm ruhu, adeta bir gözyaşı selinde eriyor, Tanrıça'ya ona merhamet ederek kendini göstermesi için yalvarıyordu. Belki, bir anne bile, ölmek üzere olan tek çocuğu için bu kadar gözyaşı dökmemiştir.
Herkes onu teselli etmeye çalışırken, O, her güneş battığında 'Ah annem ah! Bir gün daha geçti ve ben hala seni bulamadım.' diye ağıtlar yakıyordu. İnsanlar onun deli olduğunu ya da şiddetli bir acı içinde kıvrandığını düşündüler. Çünkü onlar kendilerini dünya işlerine, üne ve paraya böylesine adamışken, bir insanın Tanrı'sını, onların eşlerini ve çocuklarını istedikleri gibi yoğun bir şekilde sevebileceğini hayal edemiyorlardı."
"Bu öylesine materyalist bir çağ ki (Kali Yuga) kutsal kitapların bizden istediği tüm görevleri yapmakta zorlanıyoruz. Gerçekten de bu çağda, dünyevi yaşam tamamen maddiyata bağlı. Öyle ki işler ve görevlerden asıl yapmamız gereken şeylere az bir zaman kalıyor. Evet, bu çağda Tanrı'yı idrak etmenin tek yolu bhakti ya da O'na içten bir bağlılıkla sevgi duymaktır. O'nun kutsal adının ve İlahi niteliklerinin zikredilmesi gerekir.
(Keşab'a ve diğer adanmışlara dönerek) Sizin yolunuz da Rab'be teslim olmaktan geçer. Bu bhakti yogadır. Hari'nin adını söyleyen ve İlahi Anne'nin övgülerini zikreden sizler kutsanmışsınız. Yolun doğru evet. (Keşab'a) Çocuk yaşta evlilik ve kast sistemine karşı, kadınların özgürleşmesi ve eğitim hakkında konuşuyorsun. Ben, öncelikte bir şeyin gerekli olduğunu söylüyorum: Tanrı'nın idrakı ve tam bağlılık. Önce Tanrı'yı idrak edin, bu süreçte diğer her şey size eklenmiş olacaktır zaten.