"Vahşi doğuştan kötü değildi… Düşüncelerin kuyusuna ne vakit kendini atsa, kulaçları çocukluğuna götürüyordu onu. Çocukluğunun bağrına yaslandı o an! Vav oldu kıvrıldı bulunduğu yere. Çok nadir hissettiği bir duygunun kundağındaydı sanki bedeni de, ruhu da… Vahşi'nin ruhunda "intikamın darağacı" adlı tohumlar yeşermişti küçücükken. Hayattan, ailesinden, canlılardan ama en çok da kendinden intikam alıyordu "kötü adamı" oynarken! Çocukken yaptığı, yapmadığı bütün suçları sorgusuz sualsiz onun üzerine atan "insan" da bu olanların sorumlusu değil miydi? Hamza'nın ölümüne, kanına girdiği masumların da ölümüne; onlar da katkı sağlamış olmuyor muydu?
…İşte bütün bu olanların sonucunda çocuk Vahşi, genç Vahşi, olgun Vahşi, sessizliği bir mızrak yapmıştı kendine. Sustukça, sessizlik mızrağının ucu daha da sivrilmiş, keskinleşmişti! Keskinleştikçe, ölümün kursağına usul usul kurban etmişti içindeki masum Vahşi'yi…
Şener İşleyen'in kendine has anlatımıyla ortaya koyduğu Rammah'ta; köleliğe, özgürlüğe, hasrete ve inzivaya kaçışların gölgesinde edilen tevafuk tevbelerine şahit olacaksınız. "
Mehtap Altan / Yazar-Şair-Editör
"Âşık olduğunuz her ne ise onda ne aradığını bilmeyen ya da yanlış yerde arayan; cevabını bulamaz ancak sorusuna cevabı meçhul sorular ekler. Adı ister özgürlük olsun ister hasret olsun; aşkın cevabı yoktur. Âşığın da kâr-zarar hesabı olmaz. Olsaydı; ne Hamza'ya ne de Müseyleme'ye saplanırdı mızrak.
Vahşi! Attığını vuran bir Rammah. Özgürlük ve hasret arası bir destan onunkisi. Mızrağını Hamza'ya atarken de düşünmedi sonunu, Müseyleme'ye atarken de… Vurdu ya Hamza'yı, bu kahır onda çekilmedik acı bırakmadı. Dünyevi kölelikten kurtulup özgür olayım derken uhrevi bir köleliğin gönüllüsü olmuştu o.
Rammah; köle Vahşi'den Hazreti Vahşi'ye giden kervanın en öndeki yolcusu… Bu kervan, ahir zamanın Vahşi'ye namzet ayak izleriyle, Şener İşleyen'in rehberliğinde sizin de kapınızın önünden geçecek!.."
Prof. Dr. Mustafa Aşkar / İlahiyatçı-Yazar