Basın tarihini bilenler 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilânına ayrı bir önem verirler. Çünkü getirilen serbestlik ortamında basın, hızlı bir gelişme dönemine girer. Gerek İstanbul'da, gerekse Anadolu'nun belli başlı kültür merkezlerinde çok yoğun bir basın hayatı yaşanmaya başlar. Peş peşe gazete ve dergiler çıkarılır, yeni yeni yazarlar /muharrirler ortaya çıkar. Gazete ve dergilerimizde bu dönemde bir önceki dönemden çok daha farklı konulara değinilir.
Dergicilik alanında Konya'da da benzer durum görülür. Önce Bârika(1909) çıkar, onu Ufk-ı Âtî izler. Şahâb'tan sonra ise onlara pek benzemeyen dergilerle karşılaşırız. Rehber-i Konya bunlardan birisidir. Rehber-i Konya; sigorta, şirket, ticaretin tarihi gibi ekonomiyle ilgili konuları ele alan yazılara yer verir, ticaretin önemini vurgular… Dönemin ekonomik hayatına ışık tutar ve Konya'da bu yoldaki gelişmelerden haberli olmamızı sağlar…
İş Ocağı ise Cumhuriyetin ilânından sonra yayımlanan ilk dergidir. İşçi kesimin sorunlarını dile getirmek amacıyla çıkarılmıştır. Ancak dönemin çeşitli kültürel olaylarına kayıtsız kalmamış, zaman zaman şiir, hikâye, tiyatro haberleri ve eleştiri de yayımlamıştır. Sadece Konya'da değil, Anadolu'nun farklı kesimlerindeki işçilerden haberler de veren bu dergi; "şehirde çoktan beri ilmî, sanâyi, zirâ'î ve iktisadî bir mecmuanın çıkmadığını, bu alanda bir boşluk olduğunu düşünen bir kesim insanın girişimleriyle" 1924 yılı Kasım'ında yerel basındaki yerini almıştır.