aklından kuşku duyması, en inatçı fikirleri bile savunmasız bırakır. Kuşku duymak her insan için tanıdık ve olağandır. Ama insanın kendi akılından şüphe duyması rastlanması zor bir deneyimdir. Eğer aklın gerçekliği idrak edemediğinden şüpheleniyorsak, bastırdığımız benliğimiz derinden yaralandığı içindir. Beni kuşkuya düşüren ise; rüyalarımın zehri, gizli yaralarım, ölümün yanı başımda soluk alıp vermesiydi.
Biliyorum yaşadığımız çağ bambaşka. Sıradan insan, hayalete dönüşmüş bir gerçekliği tatbik ediyor durmadan ve sanalla hakikat arasındaki çizginin ayırdına varmadan yaşıyor. Benim durumum söz konusu iletişim çağının getirisi değil. Gerçek. Korkunç. Farklı. Aynı zamanda tanıdık ve olağan.