Hanadan için sanat, insana dair her ne var ise onu anlatmaktır. O, insanın doğasında bulunan kıskançlık, cinsellik, aşk vb. tüm duygu ve düşüncelerin edebiyata taşınabileceği kanısındadır. Hanadan bununla da yetinmez, insanın dışında, insan çevresinde gelişen savaş ya da göç gibi toplumsal olguların da edebiyat düzlemine taşınabileceğine inanmaktadır. Reşit Hanadan romanı, tıpkı Stendhal gibi, yol boyunca gezdirilen bir ayna olarak görmektedir. Eser, Reşit Hanadan özelinde Kosova Türklerinin sıkıntılarını ve edebiyatını irdelemektedir. Bunu yaparken de Lucien Goldmann'ın eleştiri modeli referans alınmıştır.