Fernand Léger çağının beklentilerine uygun davrandı: Her şey gibi resmin de bir işlevi olmalıydı. Resim çok kişiye ulaşabilmeliydi.
Yüzyıllar boyunca bir duvara süs olarak asılmak amacıyla yapılan tablolar "sehpa resmi" geleneğinde kalıyor, güzellikleri az sayıda kişi tarafından paylaşılıyordu. Léger resmin asıl işlevinin çok sayıda kişiye ulaşmak, kişilere yaşam sevincini aktarmak olduğunu vurguladı. Bu yolda yalnız değildi, yakın dostu Le Corbusier de yaşama sevincinin peşindeydi. Her ikisi de dekoratif olandan kaçıp işlevsel olana ağırlık verdiler. Modern resim, mimarlıktaki modern hareketle el ele yürüyordu. Bundan da toplum kazançlı çıkacaktı.
Reklam panoları, uçsuz bucaksız çayırların üzerindeki canlı renklere sahip afişler hep heyecanlandırdı Léger'yi. Günümüzde billboardları ya da yüksek binaların cephelerinin tanıtım için kaplandığını görse sevinirdi herhalde. Amacına başka bir çağda, bambaşka insanlar sayesinde ulaştı. Artık resim Léger'nin istediği işleve sahipti!
Modern resmin kuramsal boyutuna ışık tutan bu önemli metin Türkçede ilk kez yayınlanıyor.