İnsanlığa bir rahmet olarak gönderilen İslam'ın son Elçisi Hz. Muhammed'in (a.s), Ehl-i Kitab'a bakışını ve onlara karşı takındığı tavrı belirlemeye çalıştığımız bu araştırmada, öncelikle Ehl-i Kitap kavramının ne anlama geldiğini inceledik. Kur'an ve Sünnet ışığında değerlendirildiğinde, Cahiliye Araplarının aşina olduğu bu kavramın, İslam'ın peygamberlik geleneği içerisinde yer alan Hz. Musa ve Hz. İsa gibi elçilerin tabiileri durumundaki Yahudi ve Hristiyanlar hakkında kullanılan özel bir deyim olduğu anlaşılmaktadır.Hz. Peygamber'in, Arap Yarımadası'nda ve özellikle Medine şehrinde, oldukça önemli bir nüfus yoğunluğuna sahip Ehl-i Kitap toplumuyla her alanda kayda değer ilişkileri olmuştur.Hz. Peygamber bu ilişkilerinde müslümanların yanısıra farklı inanç gruplarının da yer aldığı bir toplumda, insanların birbirlerine karşı nasıl davranması gerektiğine dair son derece önemli mesajlar vermiştir. Buna göre O, inançta tevhidi anlayışa bağlı, hukukta temel insan haklarına duyarlı, diplomaside son derece atak, sosyal ilişkilerde ise inancının gerekleri doğrultusunda tavırlar alan bir yaşam modeli sunmuştur.
"Ey Kitap Ehli, aramızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah'a kulluk edelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah'tan başka tanrılar edinmeyeli." Eğer yüz çevirirse: "Şahit olun, biz müslümanlarız!" deyin. (Al-i İmran 3/24)