Hatıra ekranımda Şarklı kadınlar önüme çıkıyor. El dokumasından mamül, parlak nakışlı uzun entarileriyle güçlü ve genç köylülerin masum yüzleri Batıya dönüveriyor; onların zarif, herhangi bir ideali bulunmayan ve haremde inzivaya çekilmiş hanımları ile kızları da peçelerini sıyırmaya can atıyor ve kırık dökük bir ümitle ufku tarıyorlar. [...] Ebediyete kadar kadın kalacaklar. Lakin değişiyor ve değişmeye can atıyorlar. İlkel bir durumdalar ama yine de ileriye gitmede kararlılar. Ancak herşeyden önce bu kadınlar ümitle dolular. Anlatacağımız hikâye, Doğulu kız kardeşlerine güvenen Amerikalı bir kadın ile Yakındoğu'daki kadınlığın gelişmesi için muazzam işler yapan bir kurumun hikâyesidir. Söz konusu kadın Mary Mills Patrick'tir ve anlatacağımız kurum da İstanbul [Robert] Kız Koleji'dir. Bu hikâye, Türkiye'de ve Balkan devletlerinde yaşanan kadınların genel uyanış hikâyesinin önemli bir parçasıdır.'