İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları bu kitapla birlikte yeni bir diziye başlıyor. Kurulduğu günden bu yana daha çok sosyal bilimler alanında, tarihten ekonomiye siyaset biliminden uluslararası ilişkilere, sosyolojiden psikolojiye, sanata, edebiyat araştırmalarına uzanan geniş bir çerçeve içinde telif ve çeviri eserler yayımlayan yayınevimiz; bundan sonra fen ve doğa bilimleri, teknoloji, mühendislik, popüler bilim vb. alanında da önemli eserleri yayın dünyamıza kazandıracaktır.
20. yüzyıl, fiziksel evrenin gerçekliği anlayışımızda iki büyük devrimi beraberinde getirdi. Rölativite ve kuantum teorisi olarak bilinen bu devrimler, fiziksel gerçekliğin temeline inerek, zaman, mekan ve neden-sonuç ilişkisi gibi kabul görmüş kavramları tamamen değiştirdi. Artık gelinen noktada bilim, evrenin gerçekliğini bu iki büyük teorinin ışığında açıklamaktadır. Zaman ve mekan evrenin gerçekliğini tanımlamada o denli temel kavramlardır ki, onların içeriğini değiştirmek demek, evren hakkında tüm bildiklerimizi yeni baştan yazmak demektir. İşte rölativite teorisi sayesinde evrenin dokusunu ören, zaman ve mekanın gerçek doğası çözüldü; zamanın büküldüğü, mekanın büzüldüğü, ışığın yere düştüğü, şimdiki an, geçmiş ve gelecek kavramlarının yeniden tanımlandığı hayallerimizi zorlayan fenomenlerle karşılaştık ve evrenin nerden geldiğini, nasıl bir şekle sahip olduğunu ve onu nasıl bir geleceğin beklediğini sorgulamaya başladık. Hatta çok daha ötelere gidip, bilinen evrenin ötesinde paralel evrenlerin varlığını da tartıştık. Maddenin kalbine, atomların ölçeğine indiğimizde, en büyük fizikçileri dahi "evrenin gerçekliğinin bu kadar tuhaf olması gerçekten mümkün mü?" diye düşündüren ikilemleri; bunların çözümünün ise kuantum teorisi olduğunu keşfettik. Kuantum teorisi bize, madde ve enerjinin temel seviyede bir olasılıklar bütününe bürünmüş olduğunu gösterdi. Doğa yasalarının belirsiz doğasını ve bu belirsizlikten belirli bir evrenin nasıl ortaya çıkabildiğini sorduk. Evrenin gizli simetrisini saklandığı yerden çıkardık.
CERN'de yapılan deneylerle bu simetriyi kıran "Tanrı Parçacığı"nın peşine düştük. Maddenin kardeşi anti-maddeyle tanıştık. Boşluğun gizlediği sırları keşfettik. Bu sayede boşluktan evren yaratmayı öğrendik. Evreni genişletmekte olan karanlık enerjiyi aydınlatmaya çalıştık. Bunun sonucunda evrenin kuantum gerçekliğinin felsefi anlamını sorguladık. ABD'de Massachusetts'te GE (General Electric) Aviation jet mühendisliği merkezinde uzman olarak çalışan Vural Arı'nın bu kitabı, bilinenleri aynı zamanda kavranabilir kılmayı hedefliyor. Fiziksel dünya ile ilgili kabullerimize ve felsefi düşüncelerimize radikal yenilikler getiren bu teorileri bütün matematiksel ayrıntıları ile anlamak elbette bir uzmanlık işidir. Ancak temellerinde yatan fikirler gerçekte yalın ve herkes için erişilebilir düşüncelerdir. İşte bu kitabı farklı kılan şey, izlediği metodun yanısıra telif olarak kaleme alınmış, kolay anlaşılır bir metin olmasıdır.