"Sulukule'nin ele avuca sığmayan sokaklarında gökyüzünün içine dalar, hırçın rüzgarların kucağında dokuz sekizlik ritim tutardı öfkeli bakışları:
Karanlık gecede ateşin başında
Takınır zilleri oynar Çingenem
Savurur saçlarını esen rüzgarda
Bir deli sevdaya salar Çingenem…
Ufuk çizgilerini izlerken kırmızı, mavi düşlerin yansımasını ayırırdı ayraçlarından. Kımıltısız bir döngünün hicran seyirlerine sarılırdı zaman, yüreğinin engin koylarında beklerdi, vakitsiz kırıklıkların gözlerinden düşerken hicran…"