Zekice kurgulanmış, hem bir roman hem de büyük bir anlatı...
Alman edebiyatının en önemli temsilcilerinden birisi olan Ricarda Huch, Romantizm'de ilginç bir yol tutturmuş. Eseri, mesela Nietschze Ağladığında'ya benzetebiliriz. Çünkü orada da Nietzsche üstüne kurgulanan ve dönemin entelektüellerinin olduğu bir roman vardı. Romantizm de de böyle bir durum var. Kitabı bitirdiğiniz zaman, çok yüce ruhlarla ve büyük beyinlerle sohbet ettiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Altı çizilecek o kadar çok satır var ki…
Huch, Romantizm'de Alman Romantizmi denilen dönemi ya da Alman Romantikleri'ni anlatıyor. Peki, nedir Alman Romantizmi? 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Almancanın hâkim olduğu ülkelerdeki bir entelektüel hareketiydi. Estetiği, felsefeyi, edebiyatı, eleştirel anlayışı ve sanatın bütün boyutlarını etkisi altına alan bu hareket Almanya'da nispeten erken gelişti ve başlangıcı Weimar Klasisizmi (1772-1805) ile aynı dönemde oldu. Alman Romantizmi bilhassa mizaha, zekâya ve estetiğe kıymet veriyordu.
Hareketin merkezindeki filozoflar ve yazarlardan çoğu Huch'un kitabında kendilerine yer buluyorlar. Kimler mi? Mesela W.H. Wackenroder, F. W. Joseph Schelling, F. Schleiermacher, K.W. Friedrich Schlegel, A.W. Schlegel, Ludwig Tieck, Friedrich von Hardenberg (Novalis)… Ve yine Jakob Böhme, P.O. Runge, F. Schiller ve büyük usta J.W. Goethe…
Zekice kurgulanmış, hem bir roman hem de büyük bir anlatı okumak isterseniz, Romantizm tam da size göre.