Her yerde sirenler çalıyor. Öyle bir olay da yok aslında baktığında. Sadece şehir çok kalabalık. Kaldırmıyor bu kadar insanı. Bazen tüm ülke böylece yan yatacak diye korkuyorum. Gürültüyle ilgili de bir problemim var. Artık net olarak biliyorum bunu. Şehrin desibeli çok yüksek. Yaş aldıkça takıldığım konuları aktarıyorum.
Bazen yaşadığım dünyayı kocaman bir karpuza benzetiyorum. Açıkta kalmış, havayla temas etmiş koca bir karpuz. Biz de onu içten içe tüketen bakterileriz. Yok ediyoruz onu zamanla. Bazen de diyorum ki dünya bir ana rahmi. Biz de ona ulaşmaya çalışan spermleriz. Yapışmaya çalışıyoruz duvarına. Belki de tutunmaya. Sonra diyorum ki 'E bu dünya nasıl havada asılı kalıyor?' Neden düşmüyoruz ki? Ya da denizler neden dökülmüyor? Ağzına kürekle vuruyorum sonra içimdeki çocuğun. 'Fizik bilmemeni teşbihle kapatamazsın' diye…"