Ahmet, kaybede kaybede büyütürken yalnızlığını, umut sıradağlarında bir kuş edasıyla nefes alıp; derin bir sessizliğin içinde avaz avaz susuyordu…
Büyük gelgitlerin arasında sıkışıp kalmış ömrünü; yaşamının getirip omzuna yüklediği sıkıntılardan başarılarıyla büyüyerek sıyrılma çabası içine giriyor ve en önemlisi de umudu için çalışarak bir mücadele veriyordu…
Diğerlerinden farklı bir gecede, binbir duygularla dans edip güne bambaşka biri olarak başlıyordu. Zor olandı bu aslında… O da bu zora talipti. Ya da bazen seçim şansı kalmıyordu insanoğlunun…
Çocukluğuna dair tüm güller elinde kurumuştu ve bu gülleri hayalleri ile sulayıp yaşatma mücadelesiydi bu giriştiği. Zeytin gözlüsüne son derece çekingen olan yüreği, kardeşinin tutumlarıyla dağlanıyor, bir sokak lambasının cılız ışığı kadar yaşama sevinci kalan annesi tüm gücü ile yaralarını sarmaya çalışıyordu…