Bu bir arayışın hikâyesi; "Neyi arıyorsan 'O'sun." diyor Mevlana;
Can konağını aramadaysan cansın
Bir lokma ekmek aramadaysan ekmek
Bir damla su arıyorsan susun
Zulmün peşindeysen zalimsin
Aşkı arıyorsan aşıksın
Gönlün neye kapılmışsa 'O'sun sen.
Gönlü, yüzünü hatırlamadığı babasını arayan, babasını bekleyen Mustafa'nın hikâyesi bu. Bu bir göç hikâyesi aynı zamanda.
Vatan bildikleri topraklarda el olup kaçan, yeni topraklara kök salmaya çalışan, acıları konuşmayarak unutacaklarını sanan insanların hikâyesi.
Bu hikâyeyi okurken sahip olduğumuz çok şeyden utandık ve çok şeye şükrettik. Rahat uyuduğumuz yataktan, musluktaki sıcak sudan, beğenmeyip tabakta bıraktığımız yemekten utandık. Sahip olduğumuz her şeye ama her şeye şükrettik, en çok da ailemize…
Sessizliğin, suskunluğun, konuşulmayanların, sesi olan sevgili halamız Fatma Uz! İyi ki dinledin, iyi ki kulak verdin çocuk, genç ve yetişkin
Mustafa'ya. İyi ki ona ses oldun da duyurdun bize…
Senin sesinle dinliyoruz Mustafa'yı, hem de kalbimizin sesiyle…
Işılay, Tülay, Nilay…
Doğduğu topraklardaki tüm medrese, cami, tekke gibi kurumların kapatılması nedeniyle güreş ve pehlivanlık kültürüne sarılan bir Mustafa… Güç gösterisine rağmen centilmence performansı esas kılan güreşten eğitim ihtiyacını, güreşin ruhani tarafından inançsal ihtiyacını, başta Kel Aliço olmak üzere efsane güreşçilerden baba ihtiyacını karşılayan bir Mustafa…
Tanıştığımıza çok memnun oldum sevgili dedem.
Keşke seni görebilseydim, şükür ki duyabildim…
Fatma Uz…
O zaman anladım ki bu "göç ve muhacirlik" denilen şey başlayıp biten bir yol ya da dönem değil, bitmez tükenmez bir arayıştı… "Ne aradığımızı bilmediğimiz bir arayış!" desem doğru değildi. Zira ne aradığımız belliydi. Göç adı altında yaptığımız bunca doğru-yanlış yolda aradığımız tek şey evimiz, yuvamız, yurdumuz, memleketimiz olan Rumeli'ydi…
Aradığımız yer belliydi, Rumeli'ydi ama hiçbir yol bizi oraya, geçmişimize, Ata toprağımıza, memleketimiz Rumeli'ye götüren yol değildi. Vardığımız yer cennet bile olsa hiçbir yer Rumeli'miz değildi… Rumeli olmayan yerler de bize yurt ve huzur değildi. Ne yazık ki… Lakin bunu anlamak ve kabullenmek hiç kolay değildi. O zaman henüz fark etmemiş olsam da bu arayışın ömür boyu hatta nesiller boyu süreceğini henüz bilmiyordum…
İyi ki bilmiyordum, yoksa bu taşınası bir yük değildi… Zordu, bizi bitmeyen arayışlara gark eden o göç ve muhacirlik zordu, vesselam…
Mustafa…