Yaklaşık 5 asır Osmanlı idaresinde kalan Balkanlarda farklı etnik ve dini gruplar büyük ölçüde barış içerisinde yaşamıştır. Ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransız İhtilâli'nin milliyetçilik fikri, Rusların panslavist politikası ve Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin Bulgarları istismarı ve bunların doğal sonucu olarak Bulgaristan'da isyan komitelerinin kurulması bölgede ilk olayların başlamasına sebep olmuştur. Balkan Müslümanları açısından 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi önemli bir dönüm noktası olmuş ve savasın sonunda yüz binlerce Müslüman mallarını ve mülklerini bırakarak Anadolu'ya sığınmıştır. II. Meşrutiyet'in ilanından kısa bir süre sonra Bulgaristan'ın Osmanlı idaresinden çıkması ve akabinde meydana gelen Balkan savaşları Balkan Türklerinin sıkıntılara maruz kalmasına neden olmuştur. 1912-13 Balkan Savaşları'nda yaşanan Bulgar mezalimi, uzun bir süreçte, planlı ve ısrarlı bir şekilde uygulanarak, Müslüman Türkleri yok etmeyi, dininden, değerlerinden ve geleneklerinden koparmayı amaçlamıştır. Bu doğrultuda Türkler katledilmiş, camiler kiliseye dönüştürülmüş, halk Hıristiyanlığı kabule zorlanmıştır. Bunların neticesinde yoğun bir şekilde Müslümanlar göç etmeye zorlanmıştır. Böylece yüz binlerce insan beş asır yaşadığı coğrafyayı terk etmek zorunda kalırken, yüz binlercesi de acımasızca katledilmiş ve zulümlere maruz kalmıştır. Rumeli Muhacirin-i İslamiye Cemiyeti tarafından basılan "Rumeli Mezalimi ve Bulgar Vahşetleri" adlı eser bu anlamıyla döneme ışık tutan önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır. Yaşanan zulümlerin yer ve şahıs belirtilerek hatta tanıklara dayanılarak aktarılması bu konudaki çalışmalara önemli bir referans teşkil edecektir. 20. yüzyılın basında Batılı Devletlerin destek ve himayesinde Bulgar, Sırp ve Yunanlılar tarafından yapılan katliamlar ile Balkanların etnik ve dini yapısı Müslümanlar aleyhine yeniden tanzim edilmiştir. Bu açıdan eserde Balkan savaşları nedeniyle özellikle Bulgaristan ve çevresindeki Müslümanların maruz kaldığı zulümler ve katliamlar hakkında önemli bilgilere ulaşmak mümkündür. Olayların tanıklarından olan Dr. Ernest Jaeckh, "Müslüman Türklerin, Avrupa'da devam eden beş yüz senelik saltanatlarında Balkan müttefiklerinin Balkan Savaşları esnasında katlettikleri günahsız ve masum insan öldürmediklerini ve yeni zapt eyledikleri yerlerde mezâlim icra eylemediklerini" dile getirerek Balkan savaşları sırasında yaşanan zulmün ve vahşetin boyutunu ortaya koymaktadır.