Ruslada Kur'an ve İslam günümüze kadar üzerinde hiç durulmayan konulardan birisidir. Bu durum Batıda İslamın yüzyıllardan beri tartışma konusu olduğu halde, Rusya ölçeğinde ele alınmaması oldukça anlamlıdır.Rusların İslamla ilk temasları, İslamı ilk kabul eden Hazar İmparatorluğu ve onun ardılı olan Bolgar Hanlığı sayesinde olur. Müslüman Bolgarlar zamanında Rus-Türk ilişkileri o kadar derinleşir ki İbn-i Fadlan 921'de yaptığı seyehat izlenimlerinde birbiri içine geçmiş bölge halklarını tarif ederken "Türk mü, Slav mı oldukları zorlukla anlaşılı" diyecektir.Başlangıçta İslama Batılı Haçlılalrın zihniyetiyle yaklaşan Ruslar, Çar 3. İvan zamanın da Rus fetihlerinin Doğuya doğru genişlemiyle rusya belli bir ölçüde kendini İslam devleti olarak kavramaya ve kendine yabancı olan bu dünyalı tanımak zorunda kalacaktır.1647'de ilk Rusça Kur'an tercümesiyle başlayan bu tanıma çabaları, Rus edebiyat, kültür, tarih ve gikir dünyasında derin izler bırakacak olan A. Nikitinden ve S.Perezvetov, K.Leonitev, İ. Buninden başlamak üzere, Puşkin, Tolstoy, Dostyevski, Lermontov ve Gogolla zirveye, Gonçorov, Turgenyev, A.Tolstoy, ile devam edip A. Ahmatova, Gumilyev ve Turbetskoyla kemale ulaşacaktır.Kendilerini üne kavuşturacak şiiir, deneme edebiyat eserlelrinde Kur'an ayetleri ve Hz. Muhammedin hayatını ilham alarak şiirleşirip, zaman zaman İslamın içine giren, kimi zamanda kıyısında kalan Rus entellektüel hareketi sonuç olarak günümüz Rusyasının ortodoks olduğu kadar, müslüman Rusya kimliğinin şekillenmesini belirleyecektir.