Bugüne değin neşri beklendiği halde bir türlü neşredilememiş olan Rûşen-i Dil-nüvâz tabiri câiz ise, tasavvuf düşüncesinin üç farklı yüzyılında oluşturulmuş üç ayrı metnin cem edilmiş; ancak ne yazık ki tamamlanamamış halidir. Mahmud-ı Şebüsterî (ö. 1320)'nin ilhama mazhar olduğu söylenen meşhur manzum eseri Gülşen-i Râz'ı kendisinden yaklaşık iki asır sonra Muhammed Lâhicî (ö. 1506) Farsça olarak yorumlamıştır. İslam dünyasında en fazla şerhi yapılan eserlerin başında gösterilen Gülşen-i Râz'ın bu Farisî şerhini son dönem tasavvuf ricali arasında çok müstesna bir isim olan Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin Efendi Türkçeye aktarmıştır. Üçüncü devre Melâmîliğine intisap eden bu velûd mutasavvıfın arkasında bıraktığı 41 eserden biri olan Rûşen-i Dil-nüvâz ne yazık ki 156 beyte kadar gelmiş olmasına rağmen yine de çok kıymetlidir. İbnü'l-Arabî'nin öğretilerinin enfes bir dille işlendiği bu muhteşem şerh çevirisi "aşk" yolunun "akıl" yolu yanında üstün niteliklerini ve irfânî zenginliğini göstermektedir. Prof. Dr. Cengiz Gündoğdu emek mahsulü bu titiz çalışması ile Rûşen-i Dil-nüvâz'ı yazma eserler koleksiyonundan matbuat alemine kazandırarak istifadeye sunuyor. Ayrıca, bu eserinde Harîrî-zâde Mehmed Kemâleddin Efendi'ye dair çok kıymetli biyografik malumat aktarıyor.