Duyusuz idrak olarak da tanımlayabileceğimiz bir zihin faaliyeti olan rüya bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Bireysel deneyimlere dayanan ve evrensel bir fenomen olan rüya, somut bir şekilde ortaya konamadığı hâlde varlığından ve tecrübe edildiğinden şüphe edilmeyecek kişiye özgü temel bir deneyimdir. Rüyanın ilk şartı olan uykunun insan yaşamının üçte birini kapsadığı düşünülürse uyku dışında geçen süre kadar uykuda geçen süre de önemli ve araştırılmaya değerdir. Rüya ile ilgili araştırmalar insanı anlama amacı taşıdığı için önemlidir. Bireyin rüya ile ilgili deneyimlerinin onun davranışları üzerindeki etkisini keşfetmek bu çalışmanın temel amaçlarındandır.
Rüyalar, hemen hemen her kültürel toplulukta, özellikle dinî inançlar ve uygulamalar ile ilgili olarak, insan hayatının en çok tecrübe edilen değerli parçalarından biri olmuştur. Rüya ile ilgili inanç ve kültürle yoğrulmuş çeşitli ritüel ve pratikler ortaya çıkmıştır. Derin bir geçmişi bulunan ve çok geniş bir literatür ve bilgi zenginliğiyle karşılaştığımız bu konu din psikolojisi alanında ihmal edilmiştir. Rüyaların bireyin hayatındaki yeri, dinî ve dinden bağımsız davranışları üzerindeki etkisi ve rüya olgusuyla bağlantılı inançlar, davranışlar ve pratiklerin incelendiği bu araştırma ile amaçlarımızdan birisi de bu alanda önemli bir boşluğu doldurmak, rüya konusuna dikkat çekmek ve bu konuda yapılması muhtemel çalışmalara kaynaklık etmek ve katkı sağlamaktır.