Hem cinsellik odaklı hem çocuğun cinsiyetsiz gözünden, yer yer eğlenceli, neşeli, yer yer 2. Dünya Savaşı'nın yaşattığı yıkımı, faşizmin gölgesini kabuslarla duyuran, ölümle beslenen rüyalar. Rüya Kayıtları'nda "edebiyat yapmak"tan uzak, belki de rüyaların olabildiğince ham halini yansıtan bir anlatımı yeğliyor felsefeci, sosyolog, müzikbilimci T. W. Adorno. Erkeğin bilinçaltında halihazırda bekleyen kadın düşü, sıklıkla motif değiştirerek karşımıza çıkıyor. Genelevlerde eksik kalmıyor, idam sahneleri de Italo Calvino'nun bütün rüyaların erotik olduğuna dair savı, Rainer Maria Rilke'nin vurguladığı "meyvenin çekirdeğini içinde taşıması gibi insanoğlunun da ölümü içinde taşıdığı'na dair unutulmaz hakikat bu rüyalarda da kendini hissettiriyor. Rüyaların felsefesini yapmak psikanalize soyunmak ya da sadece Adorno'nun rüyalarını dinleyip canlandırmak okura kalıyor.