Aslında birbiri ardı sıra kurşun yağdırarak öldürdüğüm o Haydar, içimde büyüttüğüm utangaç yanımdı. İç sesimdi yani. Beni engelleyen, deli gibi baskılayan, utangaç bir hale sokan ruhumun susmayan yanıydı. Hepimizin içinde vardır böyle bir Haydar. Hiç bir zaman susmaz. Hep utanır, hep kaçar duygularından. Tek kelime ettirmez. Sevdiğinle aranda en büyük engeldir. Öylesi ağır bir baskı yaratır ki; kızarıp bozarmana, yerin binlerce kat altına girmene neden olur. Hâlbuki aşktan neden utanır ki insan? Neden kaçar bu duygudan? Neden türlü türlü hallere girer? Aşk, utançtan çok mutluluğun anahtarıdır; mutluluğun anahtarı olması gerekir. Ne diyordu Nazım Hikmet;
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte...
Aşk Uğruna'dan