Ekranda bir fotoğraf vardı. Güzel bir kızın fotoğrafı. Kızın yüzü donuktu ama bir yorgunluk tebessümü hakimdi suretine simsiyah, düz saçları ikiye ayrılmış şekilde önden arkaya doğru dikçe kesilmiş, kısa kahkülleri çenesine inmiş, geri kalan saçlarının bir tuttamı ise omuzlarından sarkmış
ve kızı daha güzel göstermişti. Siyah saçlarıyla et rengine bürünen dudakları harika bir uyum içerisindeydi. Şok içerisinde kendime tarif ediyordum bu kızı, yutkunmadan edemedim.
Bu çirkin ördek yavrusu olamazdı! Bazen öyle gözler bulur ki gözlerini. İstesen de çekemezsin oradan kalbini. En derinine batmak isterken, aslında yüzeyi hiç bulmamayı dilersin çünkü; o gözler kalbini mahkum etmiştir uçsuz bucaksız bir yere... Bazı bakışların esiri olur ya insanoğlu.
Gözlerinin içinde yalanı bilmeksizin; arar durur bazı korkusuz yeşillerin içinde kaybolmuş anlamları...
Ve belki de bazı anlamlar sadece onları kazanmayı bekliyordur!
Alma mazlumun ahım, çıkar aheste aheste dedikleri şey aşk içinde geçerli miydi? Adam aldı kadının ahım, bedelini aşkla ödedi...