Mehmed Akif'in şiir külliyatı olan Safahat, döneminde sade Türkçenin öncü eserlerindedir. O milletimizin zihninde herhangi bir edebiyat eserinin ötesinde bir yere sahiptir. Bu ilgi bazen onu okumasak bile, evlerimizde bulundurmak şeklinde tezahür eder.
1911-1933 arasında yayınlanan 7 kitabın toplamı olan Safahat, dilimizin maruz bırakıldığı aşınma dolayısıyla, zamanında kolaylıkla anlaşılırken maalesef, günümüzde anlaşılması güç bir eser haline gelmiştir. Bu durumda iki yol tutulmaktadır. Birisi, şiirin orijinal metnine bir sayfada, "günümüz Türkçesi"ne çevrilmişine diğer sayfada yer vermek şeklinde yapılan yayındır. Biz genç nesiller için bu tarz yayının istenilen faydayı sağlamayacağı görüşündeyiz. Gençler kolaylıkla anlamadıkları şiiri değil, günümüz Türkçesine aktarılan metni okumaktadır.
Bu baskıda, şiirden fedakarlık etmemek maksadıyla günümüz okuyucusu için doyurucu, açıklayıcı bilgiler yanında, metinle aynı sayfada kelime açıklamalarına da yer verilmiştir. Kitabın başında D. Mehmet Doğan'ın Mehmed Akif'i, mücadelesini ve Safahat'ı anlatan yazıları yer almakta, daha sonra Safahat metni yedi kitap olarak verilmekte ve arkada Safahat'ta yer almayan bazı şiirler de bulunmaktadır.
Safahat'ın bugünün "yazım kuralları" ile yayınlanması halinde, ses ve anlam yetersizlikleri olacağı düşüncesiyle metni eldeki alfabenin imkanlarıyla mümkün olduğunca yansıtacak bir imla ile yayınlaması yolu seçildi. Safahat öyle bir anıt eser ki hem metniyle, hem de şiirinin, vezninin özellikleriyle bizi bugünün ses ve âhenk dünyasının ötesine çağırıyor. Okuyucu, bu sesi ve âhengi yaşatarak Mehmed Akif'i ve eserini daha iyi anlayabilir ve sevebilir.