Üç kıtada yüzyıllar boyu hüküm sürmüş bir imparatorluk yıkılmak üzeredir. Hemen her sahada birbiri ardınca yenilgi haberleri gelmektedir. İşte böyle bir dönemde Âkif "milletinin sesi" olmaya çalışmış, mensubu olduğu milletin yaşam biçimini, hayata bakışını, duygu ve zevk dünyasını yorumlamış, değerlendirmiş ve çoğu zaman eleştirileriyle halkı yönlendirmiştir. Âkif'in kimi mısraları âdeta bir atasözü gibi kabul görmüş ve halk arasında yaygınlaşmıştır. Bu kitapta başka şairlerden, yazarlardan iktibas edilerek Safahat'a dâhil edilmiş özlü sözler (âyet,hadis, atasözü, deyim, vecize…) ile anlatım gücü ve etkileyiciliği bakımından özlü söz gibi söylenmiş Âkif'e ait mısralar incelenmiştir. İki bölümden oluşan bu kitabın birinci kısmında Âkif'in şiir anlayışı ve Safahat'la ilgili genel değerlendirmeler yer almaktadır. Kitabın ikinci bölümünde ise "özlü söz"ün ne olduğuna dair birtakım tespitler yapıldıktan sonra Safahat'tan alınan özlü söz niteliğindeki mısralar muhtevalarına göre tasnif edilip ahenk, dil, üslup, kaynak bakımından değerlendirilmiştir.