Nedim Gürsel yaşamöyküsünün bu ilk cildinde çocukluk yıllarını ve aile çevresini anlatmıyor yalnızca, yazarlık serüveni üzerine de düşünüyor. Balıkesir-Akhisar-Paris üçgeninde gelişen anlatı yazarın hayata, ölüme ve aşka bakışını, "masum ilişkileri"ni de dile getiriyor. Sağ Salim Kavuşmak Gürsel'in en içten, en şiirsel, hem ağlatıp hem güldüren, kuşkusuz en çarpıcı kitabıyla buluşturuyor okuru.
"Yokluk, yoksulluk içinde geçmişse, acıyla bilenmişse unutulmalı çocukluk. Kötü günler bir daha hiç anımsanmamalı. Sevgiyle büyütülmemişseniz, horlanıp dışlanmışsanız, ne bileyim kardeşinizi ya da ağabeyinizi, belki ablanızı sizden çok sevmiş kayırmışlarsa, evin kuytu bir köşesine sığınıp ya da soğuk gecede yorganı başınıza çekip ağlamayı huy edinmişseniz, çocukluk unutulmalı derim. Benim için öyle olmadı. Babamın ölümüne dek uçarı bir duygu patlamasında yaşadım çocukluğumu. Kabına sığmaz bir afacandım"
"Uzun süre, hatta diyebilirim ki hayatım boyunca annemi kaybetmek endişesiyle yaşadım. Onun yok olması, bir daha dönmemek üzere çekip gitme olasılığı yakamı bırakmayan bir sanrı, bir karabasandı. Oysa çekip giden bendim. Arada bir İstanbul'a geldiğimde görüşsek bile uzaklardaydım. 'Şimdi uzaklardasın / Kavuşmak hayal oldu; Belki bu yüzden bir zamanlar dudak büktüğüm bu şarkı, özellikle Zeki Müren söylerken artık ağlatıyor beni. Belki bu yüzden hep uzaklarda aradım aşkı, uzaktaki kadınlara tutuldum. Hep özlemi, imkansızı aradım onlarda."