Her dilde, hakkında en çok yazılan ve en çok konuşulan kelimedir AŞK. Harfler, lisanlar, telaffuzlar değişir de onun, kalbi gönül, gönlü de umman yapan hâli aynı kalır. AŞK her dilde aynı şekilde tezahür eder.
Ona, kim ne yakıştırmışsa dünya kurulduğundan beri, o insandandır, yetersizdir! Çünkü kim neresinden yandıysa onunla tarif eder. Tarifler birikir. Aralarında çelişir. Kimi yedi kata düşürür, kimi yedi kata çıkarır. Kimse, avucunun yangınından ötesini bilemez.
Biz; kızıldan kızıl, zehirden zehir, derinden derin bir hikâyenin peşinde değiliz. Öylece, dokunulmaya kıyılamamış, anlatılırken mahcup, lisanlardan ve kof kelimelerden saklanmış hikâyeleri derledik.
Biz; hayatı, evlerinden masallar, şiirler, kitaplar uçuşan gönülleri, tarifsiz ve hürmetle yaşanan aşkları, her şeyin çerçeveler içinde sunulduğu zamanların ortasına, ümit diye yerleştirmek istedik.
Bu kitap, Gülper-Halit Refiğ, Berat-Cahit Zarifoğlu, İsmet-Mehmet Akif Ersoy, Meşkure-Ahmet Kabaklı, Fevziye-Cemil Meriç, Şirin Pancaroğlu-Utku Dervent, Hicran-Ergun Göze'nin hikâyesi.
Bu kitap, hızlı zamanların yitirdiği hayalin hikâyesi.
Bu kitap, içinde kocaman bir boşlukla dolaşanlara, boşluğun derinliğince verilen ümit!
Bu kitap, kalpler solda atarken, sağdan akan nehrin serinliği!