"(...) Ortalama iki saatle bitmez bizim işimiz. Uykuda ve ayakta düşlerimizi, hayallerimizi, bedenlerimizi, beyinlerimizi tarumar ederiz mesleğimiz uğruna… Düşüncelerimiz hep önde gider, duygularımız seferber olur. Ve bütün bu duyumlardan muhteşem bir zevk alırız. Ne ki, yaşamımızı tüm hücrelerimizle işgal eden sanatımız seyirci ile buluştuğunda iki üç saat içinde bitimli olmaya mahkumdur, bir sonraki gösterime kadar. Sanki elimizde silgi tüm deneyimlediklerimizi sileriz. Bir yenisini doğurabilmek için sileriz. Ama sürekli fiziksel, beyinsel döngü içindeyizdir. Mesleğimizin görece en hüzünlü yanı, sürecini tamamlamış bir çalışmanın kesin ölümüdür. Sezonunu tamamlayan oyun gömülür, küllerinden bir yenisi çıkarılana dek… İşte, belki tam da bu nedenle, tam da ölmeme arzusu ile mesleki sürecimde neler yaşadığımı paylaşmak istiyorum şimdi de, okurlarla."
- Esen Özman