Şiir yazmanın bütün uğraşların en masumu olduğuna inanan ve insanın erdemle dolu, yine de yeryüzünde şairane barındığını söyleyen Hölderlin'i hatırlatan bir tavırla, klasik şairlerimiz, 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar tamamen şiirden oluşan bir dünya kurmuşlardır. Bu kitaptaki denemelerin amacı, büyük bir tarafı ile şiire ve tasavvufa (mistik) yaslanan Osmanlı tefekkür dünyasına yönelik, Tanzimat ve sonrasında yüzleştiğimiz Modernlik ve Aydınlanma düşüncesinin kriterleri merkez alınarak oluşturulan, "felsefi bir düşünce üretimden mahrum" olduğu iddiasını, "klasik şiirimizi" merkeze alarak, Modernlik ve Aydınlanma muhalifi Batılı postmodern filozoflardan Deleuze, Derrida, Heidegger ve Foucault'ta hareketle tartışmaya açmaktır. Diğer taraftan da tasavvufi düşünce ile felsefi düşünce arasındaki ilişkilerden hareketle, klasik şiirimiz ile tasavvufi şiirimizdeki tefekkür derinliğini göstermektir.