Sonrası hep aynı. Söz yoruldu. Gülüşler, bakışlar mekanikleşti. Kendimizle kalakaldık. Soluklanmadan. Ara vermeden. Üst üste bindirerek kaygıları. Korkuları. Boş lafları. Ağzımızda çiğneyip dururken hep aynı teraneleri. Aynı sahte gülüşleri. Aynı ucuz numaraları. Bu zincirinden boşanmış kötülükler ortasında onurunu korurken buldum seni. Bilinmedik bir yerde. İsyancı bir uzaklıkta. Bu geçmişi kınalı dünyadan sıtkı sıyrılmış buldum. Acını saklı bir su gibi içine akıtırken. Sesinin aydınlığında. Gümrahlığında. Yüreğinin uğuldayan çavlanında buldum. Sular aktıktan sonra. Çok şarap içilip çok söz söylendikten sonra.
Ama ağulu hançerini çıkarıp derinimize batırdı zaman. Sonra ayvalar sarardı. Mevsim güze göndü. İçimiz üşüdü. Dön geri bak. Balık gibi ağzımızı açıp kapadık. Ötesi yok. Bu dünyanın alacası. Her şey yarım çünkü. Dokunuşlar, sevmeler yarım.