Elindeki paçavrayla taş zemindeki suyu alan genç dâhi şeyhinin attığı kağıdı aldı. Nazikçe, katlanmış yerlerini açtı. Koyu lacivert çini mürekkebi kullanılarak biçimli bir el yazısıyla yazılmış metni sessizce okudu:Hikmet Yolunda ilerleyen saygıdeğer biraderlerim. Sizlere, vazifemi artık ifa ettiğimi belirtmek isterim. Bahanesi korkaklık değildir bunun. Hakeza meşakkatli geçen yıllarımda kendime hep büyük üstat Pisagor'u örnek alıp, esaret altında geçen onca zaman zarfında bir çok badireyi gözü peklikle atlatmışımdır. Asılları olmasa dahi bir çok kadim bilgiyi sizlere eriştirdim. Lakin, artık kalbimde yeterli metanet kalmamıştır. Badema sizlere verebileceğim fazla da bir şey kalmamıştır. Hikmet hâlâ bir muammadır, tâ ki bir gün celî olana kadar. Sizlerden niyazım, bu yolda ilerlemeye devam eylemenizdir. Behemehal bir gün bütün bu cefâları bizlere hak görenlere galip gelip, hikmetin tekmil esrarını çözeceksinizdir. Sakın ola ki unutmayınız, ışık yeryüzüne çıkmak için zamanını bekliyor...-Nasîrüddin el-Tûsi-