Lapa lapa yağarken kar seyretmeyi çocukluğum sevdirdi bana. Ne zaman mevsim cezaları alsam öğretmen pencereye yüzümü döndürür 'Sınıfa dönmeyeceksin' derdi. Canıma minnetti. Kırlangıç göçünü takip eden günlerdi. Adadan kaçacağım dediğim yıllar o vakitler. Özgürlüğe kucak açan forsa gibi hayaller üreterek geçti çocukluğum.18 yaş günümde düzenlenen geceden ve alınan bütün hediyelerden kaçtım. Nefretim bile aile bağlarına mesaj bırakmadan çıktığı için kaçışımdan dolayı memnundum. Silahımı evde bırakmış olmam akıllıcaydı. Yeni bedenime sahip olamayacaktım ama beynimi eğitmeyi öneren sağduyuma kahkaha atmayı öğretecektim. Bavulumu muavine verdiğimde 'Oldu bu iş,' dedim. Rehinenin fidye vermeden kurtuluşunu sağlamış olması keyifle koltuğuna oturması, geriye kaykılarak yaslanması yeterliydi.
Kitabımı derinliği ölçmeden saatlerce okudum. Tek şikâyetim yanımda oturan teyzenin çok sigara içmesiydi. Yolculuklarda konuşmayı hiç sevmem. Hele yolculuk esnasında yabancılarla göz göze dahi gelmem. Çirkin yüzüne bir defa baktım, 'Aman benden uzak dur' dedim. O, sanki ona dememişim gibi sarımsak kokulu ağzını açtı ve merak ettiği her neyse öğrenmeye kararlı olduğunu belirten ifadeler yüklenerek sorularını tek tek yöneltti.
'Öğrenci misin evladım?'