Edebiyat ve Devrim'den daha da fazla, Troçki'nin, Malraux'nun Fatihleri ve Celine'in Gecenin Ucuna Yolculuk'u üzerine daha sonra yazdığı eleştiriler; her iki yazarın da aynı zamanda kısırlaştırmakta gecikmeyecek olan sınırlarının ve kendilerine özgü edebi güçlerinin kaynağını teşkil eden sınıfsal belirleyicilerindeki ve politikalarındaki çelişkileri ortaya çıkarmaktaki yetkinliğiyle, iki dünya savaşı arası dönemin Marxist eleştirisinin zirvesini teşkil etmektedir. Stalin'in celladının darbeleri altında ölmeden önce Troçki, Andre Breton'la karşılaşması ve onunla birlikte Bağımsız bir devrimci sanat için Bildiri'yi kaleme almış olması sayesinde eserini kültürün Marxist kuramcısı sıfatıyla taçlandırma olanağını bulacaktır. Şüphesiz, 1923'deki deneme ile 1938'deki bildiri arasında bir evrim vardır. Troçki, hayatının sonlarında, sanatın özelliğini, özellikle de, belirleyici nitelikleri toplumsal harekete paralel olmaktan uzak ve etkilerinin nasıl bir yön çizeceğinin anlaşması zor olan bir edebiyatın, bir şiirin, bir sanatın da devrimci bir işlevi olabileceğini, daha iyi kavramaktadır. Kuşağının işçi hareketi içinde yer alan bütün öteki mensupları gibi tamamen klasik bir eğitim görmüş olan Troçki'nin sanatın ve edebiyatın, kendisi için kuşkusuz hiç beklenmeyen ve şaşırtıcı olan yanıltıcı değerini seziş yeteneği çok ilginçtir. Bu onun, sanat alanında, yalnızca mutlak bir özgürlüğün, proleter demokrasinin aynı zamanda hem kanıtı hem de kefili olabileceği şeklindeki inancını ancak güçlendirebilirdi. - Michel Lequenne-