Bu kitap, sanatın ne'liği üzerine kafa yoran filozof, düşünür ve sanatçıların metinlerinden oluşuyor. Sartre, Croce, Dewey ve Heidegger'e ait ilk beş metin sanatın 'ne'liğine değiniyor; estetik alanına yeni tartışmalar getiriyor. Hemen ardından Taminiaux da Heidegger'in 'Sanat Yapıtının Kökeni' adlı önemli çalışmasının izini sürüyor. Adorno'nun yazısı, yakın arkadaşı Benjamin'in 'Mekanik Yeniden Üretim Çağında Sanat Yapıtı' adlı ünlü makalesine bir eleştiri niteliği taşıyor. Lukacs burjuvazinin bireycilik anlayışıyla, sulandırılmış bir gerçekçiliğin birbirlerini beslediğini; ancak, bunların perspektifsizliklerinin ortaya serilmesini ve alaşağı edilmesi gerektiğini savunuyor. Camus ise, gerek kapitalist gerek totaliter rejimlerin sanattaki yaratıcı dürtüyü öldürdüğünü ileri sürerek, her türlü dayatmacı zihniyete karşı başkaldırmayı öğütlüyor. Langer, bilimde ve sanatta soyutlamadan ne anlaşılması gerektiğine eğilirken; Greenberg ve Krauss ise 'kiç' konusuna el atıyorlar. Eleştirmen ve sanat tarihçisi Fried, minimal ve kavramsal sanat yanlılarının saldırılarına karşı, resim sanatının sözcülüğünü yapıyor. Kaprow doğal çevredeki insan eylemlerine, Smithson da başlıbaşına doğal çevreye dikkat çekerek, bir yandan sanata yeni alanlar önerirlerken bir yandan da galeri ve küratörlerin dayatmalarına nasıl karşı çıkılması gerektiğine kafa yoruyor. Buren, Atkinson ve Baldwin resim sanatının egemenliğine başkaldırırken, Manzoni ve Schier ise resim sanatının hâlâ söyleyecek bir şeyleri olduğunu savunuyor. Son olarak Rose, görsel bir imge olarak cinsel beden politikaları üzerine düşünüyor; yeni bir dille tarihin yeniden yazılması gerektiğine işaret ediyor. Topluca bakıldığında, kitaptaki metinler sanata ilişkin belli bir düşüncenin izini sürmekten çok, farklı düşünce ve yaklaşımları yansıtıyor, yeni açılımlar öneriyorlar. Sanatın Felsefesi, Felsefenin Sanatı 'çağdaş sanat' ve 'düşünce' konularında kafa yoranların, iş üretenlerin okuması gereken bir kitap.