Bir sevdaydı İzmir, Sancar için.Sadece "İzmir'i çok seviyorum," demek yeterli değildi ona göre. İzmir'e gerçekten gönül verenler, bu şehre sevgisini, bağlılığını göstermeli, sahip de çıkmalıydı aynı zamanda.Nitekim onu bir sivil toplum lideri, kanaat önderi yapan ve "İzmir Baba" olarak anılmasını sağlayan, bu düşünce idi. Şehre emeği geçen değerleri anıyor, garibanlara yardım elini uzatıyor, gönüllü bir arabulucu olarak, İzmirlilerin sesini yöneticilere duyuruyordu.Sakıp Sabancı'nın dediği gibi, "İzmir'in kedileri bile tanıyordu Sancar'ı."Kocaman yüreğinden, bir "vefa bumerangı" göndermişti İzmir'e. Âşık olduğu şehrin sakinleri de, onu "İzmir'in Babası" ilan ederek geri göndermişlerdi bu bumerangı.Bir "baba" olmanın sorumluluğu ile ömrü boyunca, evladını, İzmir'i sahiplenmiş, sevmiş, korumuştu. Yaşamının anlamı olmuştu İzmir.
Bir amaca aşkla bağlanmış bütün büyük insanlar gibi, Sancar da sevdası ile ölümsüzleşmişti.Onu İzmir'inden, ancak ölüm ayırabilmişti. Hayata gözlerini yumduğu gün, gözyaşları sel olmuş, koca bir şehir yetim kalmıştı.Bu kitap, Sancar Maruflu'nun İzmir'e adadığı, eylemleriyle ve erdemleriyle değer katarak zenginleştirdiği yaşamına bir saygı duruşudur.