"İnşanlar neden böyle biy yeye gitmek iştiyoylay ki?" diye sordu Şapşal Kuş safça. "Kendilerine ait nedenleri vardır herhâlde" dedi Cam Kalp "benimki gibi." Tepelerinde uğultularla dönen girdabın altında öylece durdular. Daireler çizen karanlık bulutları seyretmek ürkütücü olduğu kadar büyüleyiciydi de. Gün ışığı giderek kayboluyor, hava giderek soğuyordu. Denizin üzerine yayılmış kirli yağ tabakası nereden yansıdığı belli olmayan bir ışıltıyla parıldıyordu. Şapşal Kuş uzaklardaki Yalancı Deniz Feneri'ne baktı içi ürpererek. "Geyçekten de yalancıymış" diye düşündü, şimdiye çoktan yanması gerekirdi. O an bütün istediği, tekrar evinde olabilmekti. Bütün yolculuğu boyunca hiç istemediği kadar çok istiyordu şimdi bunu.
Şapşal Kuş, bir gün hiç beklemediği ve hiç istemediği bir maceranın ortasında buldu kendini. Yaşadıkları ve gördükleri ile doludizgin bir serüvene yol alır…