Sultanlar, saraylarında tahtlarına kurulup komutanlarıyla savaşlar yönetirlerdi. Selahaddin ise yiğit bir sultan olarak savaş meydanlarında çadırları saray edinmişti. Sahip olduğu bütün zenginliği askerleri ve halkıyla paylaştığı için cömertliğiyle anılırdı.
"Cimrilik tüccarlara, cömertlik ise sultanlara yakışır" diyerek halkı kalkındırmayı esas aldı.
İnancı ve aşkıyla Kudüs'ü fethettiğinde affediciliğinin yanı sıra fakir, yetim ve kimsesizleri fidyesiz serbest bırakması onun bu özelliğinin açık bir göstergesiydi. Doğuda da, batıda da sevilen ve başarı dolu hikayesi bu kitapta…