Şiir, Mutlak Güzel'i arama sanatıdır ve bu itibarla sanatların en yücesidir. Şair, zaman ve mekân buutları içerisinde Mutlak Güzel'in cemalinin tecellilerini görür, harika eserlerini müşahede eder ve nazarını kesretten vahdete çevirerek, O'nun izzet ve azameti karşısında hayret ve muhabbet secdesine kapanır.
Şiirde serbestçilik iptilasına karşı olanlardanım, ama bence, şiiri edebiyat dergilerinin dar boyutları içerisine hapsetmek de doğru değildir. Zira şu koca kâinat baştan başa kudret kalemi ile yazılmış manzum ve mevzun büyük bir kitaptır. Onun her sahifesi bir mersiye, her satırı bir kaside ve her harfi bir şiirdir. Hem de manzum, ölçülü, pürüzsüz, akıcı ve her uzvu tenasüp içinde olan, edebiyat dehâlarını gölgede bırakabilecek beliğ bir şiirdir. Bence her çiçek bir şiir, her ağaç kudret kalemi ile yazılmış bir kasidedir. Bu kitabın Nazzâm'ı gökte yıldızlarla, zeminde çiçeklerle mütemadiyen yeni yeni şiirler, kasideler yazar. Her bahar, ehil olanlar nazarında bir şiir demetidir. Bu şiiri, bu kitabı arifler ve şair ruhlu mütefekkirler okur ve anlarlar. Aklı gözüne inmiş, maddede boğulan şekilperestler, o kitabin mana iklimine asla nüfuz edemezler.
Şiir, ilhama ve şairin hâlet-i ruhiyesine göre bazen inceden inceye açan nazlı bir çiçek, bazen gürül gürül akan bir ırmak bazen de düştüğü gönülleri yakan bir kor lav olur.