Bir insanın hoşgörüyü, farklı kültürlere, geleneklere, yaşantıya saygıyı, sevgiyi küçük yaşta öğrenmesi gerekir. Sanat insanları toplumu insanlığı bu güzelliklere hazırlar. Sanatçı sadece görünmeyeni görünür kılmakla yetinmez. Toplumu olumsuz etkileyen işkencecileri, sömürenleri, inanç ve kültür farklılığından dolayı haksızlığa uğrayanları çalışmalarında yer verir ve onları teşhir eder.
Bu çalışmaların başarıya ulaşması kolay değil. Yıllardır benim gibi ve bizim kurumumuz gibi milyonlarca insan kötülüklere, haksızlıklara savaşlara karşı mücadele etmemize rağmen ne yazık ki dünyanın birçok ülkesinde halen insanlar öldürülüyor, işkence görüyor. Eşitsizlik ve insanın insanı sömürüsü sürüyor.
Ne yazık ki dünyanın güzelliklerini hırslı politikacılar, uluslararası tekeller ve özellikle silah sanayine yatırım yapanlar bozuyor. Bunların çıkarları toplumların ve insanların sürekli birinin öbürüyle kavgalı olmasını gerektiriyor. Bunların para, kazanç, mülk, mevki, hâkim olma hırsı tüm dünyayı yok edecek bir aşamaya doğru götürüyor. Ancak her yöneticinin ve hatta her insanın unutmaması gereken bir temel ilke vardır. Çocuk ve gençlere yaklaşım milliyet, inanç ve sosyal gruplar perspektifi ile yaklaşılmaması gerektiğidir. Haksızlık duygusuna kapılan çocuk ve gençler elinde pimi çekilmiş bir el bombasıyla mayın tarlasında dolaşmasına benzer.