Yağmur durmadan yağıyordu.
Konak, çamurlu ve bozuk bir yolun sağında kurulmuştu. Her yandan seller akıyordu, erler sırayla yerlerine geliyor, çadırlar kuruluyor, kazanlar indiriliyor, ötede beride ateşler parlıyordu. Bu kalabalığın arasında Tosun Bey'in al atıyla süzüldüğü görüldü. İki konak geriden orduya yetişmişti. Yol kenarında semeri devrilmiş bir katırı kaldıran yeniçerilere sordu:
Padişahın otağı nerede, ağalar ?
Yeniçeriler onu görünce doğruldular, saygıyla selamladılar.
En yaşlıları karşılık verdi:
- Kurulmadı.
- Efendimiz ileri mi gitti ?
- Hayır,
- Ya nerede ?
- Sadrazam Paşa'nın çadırında.