Sabahattin Ali, çağdaş öykücülüğümüzü kuran baş ustalardan biridir. Anadolu yaşamından kaynaklanan öykülerinde gerçekçi bir tutumla ezilen insanların acılarını, eşitsizlikler, adaletsizlikler karşısındaki durumlarını, yoksulluk ve yoksunluklar içinde bırakılışlarını anlatır. Onun için kentten çok bir köy ve kasaba öykücüsü olarak ortaya çıkar. Sabahattin Ali, öykülerinde, çevreye dışarıdan bakmaz. O çevrenin içinde yaşayarak olayları ve kişileri izleyip eleştirir. Böylece öykücülüğümüzde gözleme dayanan gerçekçilik yerine "eleştirel gerçekçiliğin" daha da ileri giderek "toplumsal gerçekçiliğin" öncüsü olmuştur. Öykülerinde güçlü doğa tasvirleri yanında sergilediği katı gerçekler, anlatımını da etkilemiştir. Onun için öykülerinin sert ve çarpıcı bir havası vardır. Adnan Özyalçıner'in seçkisi ve sunuşuyla hazırlanan Sabahattin Ali, Seçme Öyküler kitabımızda yer alan öyküler, toplumcu yanıyla öne çıkan eserlerden oluşmaktadır.