Bu eser, Şehbenderzâde Ahmed Hilmi tarafından Celâl Nuri (İleri) Bey'in üç ciltlik Târîh-i İstikbâl isimli eserinin Hicrî 1331 tarihinde neşredilen ilk cildinin yani Mesâ'il-i Fikriyye'nin umûmî ve kapsamlı bir tenkidi olarak kaleme alınmıştır ve bilhassa bu eserdeki felsefî, dinî, itikadî, tarihî ve fennî hususlardaki tenkitleri içermektedir ki Filibeli'nin bilgi birikimini de gözler önüne sermesi bakımından oldukça önemlidir.
Ahmed Hilmi Efendi'nin tenkit usulü şu şekildedir: İlk olarak ilgili paragrafı veya cümleyi Mesâ'il-i Fikriyye'den iktibas etmiş, ardından umûmî ve kapsamlı bir şekilde bunlara tenkitlerini sıralamış ve sadece tenkitle kalmamış bu fikirlerin doğrularını da yazmıştır. Neticede müellifimizin Celâl Nuri Bey ve eseri Mesâ'il-i Fikriyye hakkında vardığı kanaat de şudur: Muharrir, seri okumalarla karmakarışık fikirler edinebilmiş, bunları tetkik edip derinleştirmeye vakit bulamamış ve bu suretle edindiği efkâr (fikirler) yığınını hiç olmazsa yerinde kullanmanın yolunu bulamamıştır. Muharrir, bir mesele hakkındaki muhtelif ve rakip fikirlere vâkıf olamadığını her satırda gösteriyor. Kazara veyahut alelacele alınmış bir kitapta gördüğü ve hedefini okşayan bir fikir, bir faraziye, bir zanna çocuklara mahsus bir saffetle inanıyor ve onu ebedî bir hakikat gibi ortaya atıyor. Bu sebepten dolayı diyorum ki eserinin hiçbir fennî ve felsefî kıymeti yoktur. Bundan dolayı eserin "doğrudan doğruya" hiçbir fayda temin etmeyeceğine ve hatta -yazım şeklindeki soğukluk ve nefret ettirme özelliği sebebiyle- bütün fen ve münazara yabancılarını dalâlete düşürme gibi umûmî bir zararlı tesir bile yapamayacağına hükmediyorum. Lâkin dolayısıyla mühim bir fayda temin edecektir. O da "alâkadar mütefekkirleri çalışmaya ve yazmaya sevk edeceğidir."