Bir şehre aşık olmak, bir insanı sevmekten farklı değildir. Eğer aşıksanız, sevdiğinizin eksiklerini, hatalarını göremez, gördüklerinizi affedersiniz. aşkınız sürdüğü sürece sorun yoktur. Ancak aşkın bittiği yerde, artık o sevilene bağımlı hale düşmüşseniz vay halinize! Kimi kez zevkten, çoğu kez sıkıntıdan kahrolarak, yanarak tutuşur, ama ne kadar terk ederseniz, o kadar çok dönersiniz ona! İşte bir kente aşık olmak da tıpkı böyle bir karasevda hikayesidir!
Bu kent İstanbul'sa kendinizi o korkunç karışıklık, kirlilik ve kalabalıktan kısacık sıyrılıp, bir ince belli bardak çayla Boğaziçi'nde, bir bardak rakıyla Moda'da, bir fincan orta kahveyle Beyoğlu'nda bulduğunuzda kendinize kızarak bu kenti hala ne çok sevdiğinizi bininci kez keşfedersiniz. Çünkü siz iflah olmaz bir Şehir Romantiği'sinizdir!
Buket Uzuner, Şehir Romantiği'nin Günlüğü adlı kitabında, Türkiye ve dünyadan yalnızca gezi anılarını anlatmakla, bize insan portreleri çizmekle kalmıyor, aynı zamanda gezi edebiyatımıza gezginin düşünceleri, coğrafya felsefesi ve gezginin düşleri hakkında yeni kapılar açıyor. Sizi aşık olduğunuz coğrafyaları keşfe çağırıyor.