Tarih boyunca eşsiz güzelliği ile farklı insan kitlelerini kendisine hayran bıraktıran İstanbul, içinde barındırdığı farklı kültürleri, etnik yapısı, şanlı tarihi ile dünya tarihinde ve edebiyatında seçkin bir yer edinen önemli bir mekândır. Jeopolitik önemi dolayısıyla birçok göç hareketinin odak noktası hâline gelen İstanbul, halkların hüznüne, kederine, mutluluklarına, kavuşmalarına ve ayrılıklarına tanık olması sebebi ile tarih boyunca önemli hafıza mekânlarından biri hâline gelmiştir. Nitekim yüzyıllar boyunca süre gelen Türk-Rus ilişkileri bağlamında İstanbul Rus edebiyatında ve kroniklerinde işlenen, popüler hâle gelen bir tema olmuştur. Birçok akademisyenin katkısı ile Erken Dönem Rus Devlet tarihinden, Sovyet sonrası Çağdaş döneme kadar olan süreçte Rus edebiyatında ve tarihinde İstanbul'un hem bir topos hem de hafıza mekânı olarak nasıl yansıdığı uzun sürede ve titizlikle hazırlanan çalışmada kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Erken Dönem Rusya tarihinde kutsal görülen, bu itibarla Ruslar tarafından pek çok kez ziyaret edilen İstanbul'un 20. yüzyılda Ekim Devrimi sonrasında gözyaşının, yeni başlangıçların, ayrılıkların kentine olan dönüşümü çalışmada edebî ve tarihî kaynaklar üzerinden ele alınan incelemeler aracılığı ile okuyucuların dikkatine sunulmaktadır.