Ve sahne almıştı yer gök. Tüm yalınlığıyla ben de içinde uyandım gecesinden gündüzüne akarak. O kadar yalındı ki; hikayesiz, yalansız, neyse o. Bu sırdan gelip nereye gideceğini bilmediğim, parçası olduğum evrenin seyrindeyim. Belki onu hikayelerim diye. Ve sabahın sihirli görünüşleri gözlerime ışıdılar.
Eğer bir sondan bahsedeceksek; arayışını, sorgulamalarını tüketmiş insandır bu tanıma uyan. Biyolojik ve sosyolojik anlamda ölümdür bu. Yaşayan insan, soru sormadan duramaz. Yaşamın bizzat kendisi akıp giden sorgulamaların toplamı değilse nedir? İnsan soyunun bütün beşeri birikimleri, üzerine yenilerini eklemeyi zorunlu kılıyor. Bu sonsuz bir arayıştır. Mehmet Uğur, okuru bu arayışın yolculuğuna çıkarıyor. Kitapta çok soru var yanıtını bekleyen. Her bir okur kendi sorusunu bulacak ve kendi yanıtını verecektir kuşkusuz…