Selâhaddîn Eyyûbî, VI/XII. yüzyılın ikinci yarısının ortalarında Mısır'daki Şiî-Fâtimî devleti yerine Eyyûbîler devletini kurdu. O, bu tarihten itibaren bir taraftan Ortadoğu coğrafyasında İslâm birliğini kurmak için mücadeleler yürütürken diğer taraftan da İslâm coğrafyasında işgalci güç olarak bulunan Haçlıları bu coğrafyadan silmek için çabalar sarf etti. Küçüklüğünden itibaren Kudüs'ü Haçlılardan kurtarmak idealiyle yetişen Selâhaddîn, vefat edinceye kadar Haçlılara karşı hem savaş alanında hem de siyâsî arenada mücadelesini sürdürdü. Onun kurmuş olduğu ve 1250 yılında Memlûkler tarafından ortadan kaldırılıncaya kadar yetmiş küsur yıl hüküm süren Eyyûbîler devleti, bu kısa süre içinde Mısır, Nûbe, Suriye, Lübnan, Hicaz, Yemen ve el-Cezîre gibi geniş bir coğrafyayı kontrol altına alarak dönemin en güçlü ülkeleri arasına girmeyi başardı. İslâm dünyasının siyâsî tarihinde derin izler bırakan Selâhaddîn, kültürel alanda da önemli izler bırakmıştır. İlme karşı duyduğu derin iştiyak sebebiyle birçok âlimi himayesine aldığını ve desteklediğini gördüğümüz Selâhaddîn, yoğun imar faaliyetleri içinde de bulunmuştur. Yine adaleti, cesareti, cömertliği ve kararlı duruşuyla da tarihe ismini altın harflerle yazdırmıştır. Bütün bunlardan dolayı Selâhaddîn Eyyûbî, her daim yeniden hatırlanmayı ve ilim dünyasında tartışılmayı hak etmektedir.