Kum fırtınaları ve aşırı sıcaklar canlılar üzerinde güçlü iklimsel baskılar kurarken, efendilerin yaşadığı bu coğrafyanın evrim biliminin doğuşunda payı oldu mu, olmadı mı bilinmez. Ancak evrim kuramcısının bu coğrafyaya ayak basmadığı kesindi.
Acaba kuramcı bu coğrafyaya da ayak basıp, efendilerle tanışsaydı, görüşlerinde bir değişiklik olur muydu?
Belki de olmazdı kim bilir!
Kuramcı, ortaya attığı teoriye temel oluşturan gözlemlerini, dört ayrı adada ve daha çok, kaplumbağalar, kertenkeleler, kuşlar, bitkiler ve adaların jeolojik yapısı üzerinde yoğunlaştırmıştı.
Özellikle bir yabani kuş grubunu doğal habitatında gözlemlemesi, geliştireceği kuram doğrultusunda fevkalade önemli bir rol oynamıştı. Ne var ki, kuramcının adada karşılaştığı kuşlar, iddia edildiği gibi ünlü ispinoz kuşları değildi. Onlar alaycı kuşlardı!
Efendiler ise; ne ispinoz, ne de alaycı kuşlara benziyordu. Hele kaplumbağalara hiç benzemiyorlardı. Onlar yaşadıkları coğrafyanın tek hakimiydiler. Akılcı davranışlarıyla, sosyal yaşam tarzlarıyla, diğer canlılardan çok farklıydılar.